Muhalif. Özel / İnanç Uysal
-"iktidarın kafasında Türkiye'yi bir ümmet toplumu haline getirmek var" dedi
-Zafer Partisi merkez bir parti, diğer muhalefet partileri ise 'Sarı muhalefet'
Biz 1924 Anayasasının partisiyiz
-Türkiye'de cihatçı selefilik kaynaklı ciddi bir iç savaş tehlikesi var , bunu göremiyor olmak stratejik körlüktür.
- "Türk milletine şu konuda söz verebiliriz 'Türk milletini Erdoğan karşısında bir şike adaya mahkum bırakmayız'
-Cemevi ziyaretinde söylediği cemevlerine ibadethane statüsü verip vermeyeceklerinin sorulması üzerine böyle bir söz veremem diyen Özdağ çok tartışılan bu cevabına da Muhalif aracılığıyla açıklık getirdi.
Muhalif'in sorularını yanıtlayan Özdağ Zafer Partisini, Türkiye'nin merkez Partisi olarak nitelendirdi. Özdağ, " Bu merkez milli bir merkezdir, Zafer Partisi neden merkezde dur? Çünkü bir partinin nerede olduğunu kuruluş ideolojisiyle olan ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Mesela eğer ülke Sovyetler Birliği ise merkez parti Komünist Parti olur. Türkiye'de de Atatürk Milliyetçiliği çizgisindeki milliyetçiliği temsil eden bir kuruluş, bu değerlere sahip bir parti tabiki merkez partidir." Diye konuştu
Özdağ, neden parti kurduğunu ve Zafer Partisinin diğer partilerden farklarını ise şöyle anlattı, " Bakın Zafer Partisi dışındaki bütün partiler, iktidardakiler, muhalefetteki ler 1921 Anayasası konusunda hepsi mutabık iken, Zafer Partisi olarak biz ise 1924 Anayasasını kesin ve kararlı bir şekilde savunuyoruz ve savunmaya da devam edeceğiz"
Zafer Partisinin farklı taraflarını anlatmaya devam eden Özdağ, partisinin ekonomik program olarak da diğer bütün partilerden ayrıldığını ifade etti. Özdağ, diğer partilerin hepsinin Neo-liberal paradigmanın ürünü olduğunu ve Neo-liberal politikalarla sorunları çözebilecek lerine inandıklarını söyledi.
Özdağ kendilerinin ise sürdürülebilir bir kalkınma ekonomisini gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ve serbest piyasanın gerçekten serbest piyasa olduğu bir ekonomik modeli savunduklarını belirtti.
Özdağ kendilerini diğer partilerden ayıran diğer temel konunun ise Türkiye'ye yönelik olarak gerçekleşen stratejik göç mühendisliği konusunda gösterdikleri tavır olduğuna değindi.
Özdağ, " Türkiye'ye yönelik bir stratejik göç mühendisliği yapılıyor, bu kapsamda 10 milyon kişiyi aşan insan Türkiye'ye gelmiş durumda. Bu ağır sorun karşısında diğer partiler vurdumduymaz bir tavır sergiliyorlar. Biz ise bu sorun aşılmadan Türkiye'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini biliyoruz, görüyoruz ve bunu bir varlık meselesi olarak değerlendiriyoruz. Bu göç dalgasını geri çevirmeyi planlıyoruz. Diğerleri gönüllü dönerler diye halkı oyalarken biz Anadolu Kalesi Projemizle etkin çözüm öngörüyoruz" dedi.
Özdağ Diğer siyasi partilerin bu konuda neden kendileri gibi tavır göstermediği konusunu da değerlendirdi:
"Mesela CHP 2016 ve 2021 de bu konuda 2 çalıştay düzenledi. Bu çalıştayların sonunda ise Suriyeliler için göç ve entegrasyon bakanlığı kurup vatandaşlık vermeyi planladığını söyledi. AKP ise zaten vatandaşlık veriyor. İYİ Partiyi ise ben ısrarlı tavırlarıyla bir yere getirmeye çalıştım, fakat Akşener buradan devamlı uzak durdu, kaçındı. Benim ayrılmamın ardından ise konu tamamen gündemden çıktı. Diğer partilerin tavrı ise zaten belli. Oysa Türk halkının yüzde 80-90 gibi bir oranı Suriyelilerin gitmesinden yana"
İKTİDARIN KAFASINDA UMMET TOPLUMU VAR…
Özdağ konuyla ilgili değerlendirmelerine şöyle devam etti: " İktidarın kafasından Türkiye'yi bir ümmet toplumuna dönüştürmek var. Diğerlerinin kafasında ise öyle bir proje yok ama batıyla çatışmaya girmemek var. Batı'nın onayı ve desteğiyle iktidara gelmek var. Onun dışında 'Sarı muhalefet' anlayışı da var. Yani iktidara en çok zarar verebilecek muhalefet etme politikası sığınmacılara ilgili politika olmasına rağmen ısrarla bu konuda iktidarla paralel bir çizgi izliyorlar. Ben de bu sebeple onlara Sarı Muhalefet diyorum.
Yani özetle batıyla çatışmama anlayışları ve AKP 'ye oy kaybettirme konusunda bir suskunlukları var. Bakın Erdoğan bana hakaret ettiği konuşmasında Kılıçdaroğlu'na 'Sen buna niye uyuyorsun' diye sordu. Bu bile Türkiye'nin nasıl trajikomik bir süreçle karşı karşıya olduğunu gösteriyor"
Özdağ, İngiltere'deki göçmenleri Türkiye'ye göndermeyi planlayan İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss'a verilen tepkileri de son derece yetersiz bulduğunu belirterek, Truss'un ifadelerini, Türkiye'yi İngiliz Milletler topluluğundan eski bir sömürge ülkesi zannediyor olabileceği şeklinde değerlendirdi.
AMBARGO UYGULANIYOR..
Özdağ Zafer Partisinin sadece göçmen politikasıyla anılmasından rahatsız olup olmadığına da açıklık getirdi:
"Elbette biz Türkiye'nin A'dan Z'ye yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun içinde bir eylem planımız var. Fakat sanki bizim televizyonlarımız varmış gibi ya da mevcut televizyonlar bizi davet edip konuşturuyorlar mış gibi davranıyorlar. Hem ambargo uyguluyorlar, hem de Suriyeliler den, sığınmacılardan başka projeni yok diyorlar. Evet biz de bilinçli olarak bu ambargo ortamında biz de bu en ağır sorunu, Türkiye'nin kök sorununu, diğer bütün sorunları aşılayan sorunu ön plana çıkarıyoruz. Böyle de devam edeceğiz, çünkü bu bütün sorunların temelindeki sorun. Ekonomik krizi de ağırlaştırıyor, işsizliği de devlet yönetme krizini de hepsini. Bu sorunu aşmadan Türkiye diğer sorunlarını aşar diyenler Türk halkına yalan söylüyorlar"
AK PARTİ SELEFİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇIYOR
Son dönemde Cemil Çiçek ve Cübbeli Ahmet tarafından dile getirilen dini analizlerin de sığınmacılar konusuyla direk ilişkili olduğunu dile getiren Özdağ, Cübbeli Ahmet'in Atatürk'ün diyanetini istiyoruz ifadesine de vurgu yaparak bu konunun da son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Özdağ, " Selefilik, Cihatçı Selefilik çok hızlı yayılıyor. Cihatçı selefilik kozmopolit, vatansız, İslam medeniyetinin düşmanı, emperyalistler tarafından kullanılmaya çok müsait bir yorum. Ak Parti'nin önünü açmasıyla Anadolu'da da maya tutuyor. Bu çok tehlikeli ve önemli bir konu. Türk Milletinin dağıtılmasının önünü açabilecek kadar önemli bir konu. Büyük bir tehdit, Türkiye'nin sürüklenmek istediği iç savaşın en ağır dinamiklerinden biri bence"
Daha önce kendisinin iç savaşı çağırdığı şeklindeki iddiaları hatırlattığımız Özdağ , " Stratejik körlük bu, burunlarının ucunu göremiyorlar. Stratejik meselelerde son derece cahiller, tarih bilmiyorlar, dünya tarihini, düşük yoğunluklu savaş tarihini, gerilla savaşı tarihini bilmiyorlar. Ben daha 16 yaşındayken rahmetli babam Erdek'te tatildeyken bana 1 ay boyunca dünya gerilla savaşı tarihini çalıştırdı." Şeklinde cevap verdi.
MEZHEPLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYIZ
Özdağ çok tepki aldığı Cemevlerine ibadethane statüsü verme konusuna da açıklık getirdi: "Biz Zafer Partisinin kuruluşunda 19 Mayıs'ta Anıtkabir'i ziyaret ettik. Ardından 29 Mayıs'ta Türk için herşeyin başladığı Yesi'ye gittik. Hem Metehan'ın başkenti, hem Hoca Ahmet Yesevi'nin şehrini. Oradan aldığımız toprağı da Hacı Bektaş'a getirdik. Orada yanan bir kara dut ağacı vardır. İnanışa göre Hoca Ahmet Yesevi'nin öğrencisine yol göstermek için oraya attığı yanan bir odun parçasıdır, oraya düşmüştür ve karadut ağacına dönüşmüştür. 850 yıl sonra işte biz Yesi'den getirdiğimiz toprağı o karadut ağacının altına serdik. Bu bizim duruşumuzu ortaya koyar. Zafer Partisi olarak asla mezhepler zemininde siyaset yapmayız. Bizim siyaset zeminimiz yurttaşlık, Türk vatandaşlığı zeminidir. Türk vatandaşlığı her türlü özgürlüğün teminatıdır. Liyakat sahibi her Türk vatandaşı her türlü göreve gelebilir. Cumhuriyetin eşit yurttaşlık tanımı da budur. Bir mezhebe, bir hanedana, feodaliteye dayanmayan bir yurttaşlık tanımı vardır.
Aleviler Cemevlerini kendi ibadethaneleri olarak görürler, buna da biz dahil hiç kimsenin söyleyebileceği bir şey yoktur. Bu meselenin halli konusunda karşımızda Alevilerin gerçek temsilcileri olan muhataplar olursa, mesela Piri Türkistan derneği veya Tunceli Derbent cemevleri yöneticileri gibi o zaman çok kolay çözülür. Ama şunu da biliyoruz ki emperyalistler nasıl tarikat ve cemaatler üzerinden ülkeyi manipüle etmek istiyorsa, Hz. Ali'siz Aleviliğin propagandasını yapanlar, Aleviliği İslam dışı bir Mezopotamya dini olarak yorumlayan anlayışlar için de bu tehlike vardır. Biz de bu anlayıştaki gruplarla bir yere gitmeyiz. Bunlarınkini de Cemevi olarak da ibadethane olarak da görmeyiz, bunlar örgüt evidir. Ancak şunu da söylemek gerekir, Diyanet'te Vahhabiler, Selefiler var ama Aleviler yok. Aleviler de temsil edilmelidir. Bir kurumsal yapı oluşmalıdır. Biz meseleye stratejik bakıyoruz. Bu meseleyi Aleviliği, Türklüğün ayrılmaz bir parçası olarak görerek çözebiliriz. Kendi içimizde çok da kolay çözeriz İşte geldik hallettik verdik falan bu işler böyle olmaz".
YÜZDE 8'in ÜZERİNDEYİZ
Ümit Özdağ ile son olarak önümüzdeki seçimleri konuştuk. Adaylık konusunda ya da kimin desteklenebileceği konusunda tek başına karar veremeyeceğini söyleyen Özdağ " Yine de Türk milletine şu sözü verebiliriz, 'Türk Milletini Erdoğan karşısında bir şike adayla seçeneksiz bırakmayız" dedi.
Zafer Partisinin baraj sorununu da aştığını belirten Ümit Özdağ, genç seçmenler arasında açık ara önde olduklarını ve yüzde 8' i aştıklarını iddia etti.
-"iktidarın kafasında Türkiye'yi bir ümmet toplumu haline getirmek var" dedi
-Zafer Partisi merkez bir parti, diğer muhalefet partileri ise 'Sarı muhalefet'
Biz 1924 Anayasasının partisiyiz
-Türkiye'de cihatçı selefilik kaynaklı ciddi bir iç savaş tehlikesi var , bunu göremiyor olmak stratejik körlüktür.
- "Türk milletine şu konuda söz verebiliriz 'Türk milletini Erdoğan karşısında bir şike adaya mahkum bırakmayız'
-Cemevi ziyaretinde söylediği cemevlerine ibadethane statüsü verip vermeyeceklerinin sorulması üzerine böyle bir söz veremem diyen Özdağ çok tartışılan bu cevabına da Muhalif aracılığıyla açıklık getirdi.
Muhalif'in sorularını yanıtlayan Özdağ Zafer Partisini, Türkiye'nin merkez Partisi olarak nitelendirdi. Özdağ, " Bu merkez milli bir merkezdir, Zafer Partisi neden merkezde dur? Çünkü bir partinin nerede olduğunu kuruluş ideolojisiyle olan ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Mesela eğer ülke Sovyetler Birliği ise merkez parti Komünist Parti olur. Türkiye'de de Atatürk Milliyetçiliği çizgisindeki milliyetçiliği temsil eden bir kuruluş, bu değerlere sahip bir parti tabiki merkez partidir." Diye konuştu
Özdağ, neden parti kurduğunu ve Zafer Partisinin diğer partilerden farklarını ise şöyle anlattı, " Bakın Zafer Partisi dışındaki bütün partiler, iktidardakiler, muhalefetteki ler 1921 Anayasası konusunda hepsi mutabık iken, Zafer Partisi olarak biz ise 1924 Anayasasını kesin ve kararlı bir şekilde savunuyoruz ve savunmaya da devam edeceğiz"
Zafer Partisinin farklı taraflarını anlatmaya devam eden Özdağ, partisinin ekonomik program olarak da diğer bütün partilerden ayrıldığını ifade etti. Özdağ, diğer partilerin hepsinin Neo-liberal paradigmanın ürünü olduğunu ve Neo-liberal politikalarla sorunları çözebilecek lerine inandıklarını söyledi.
Özdağ kendilerinin ise sürdürülebilir bir kalkınma ekonomisini gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ve serbest piyasanın gerçekten serbest piyasa olduğu bir ekonomik modeli savunduklarını belirtti.
Özdağ kendilerini diğer partilerden ayıran diğer temel konunun ise Türkiye'ye yönelik olarak gerçekleşen stratejik göç mühendisliği konusunda gösterdikleri tavır olduğuna değindi.
Özdağ, " Türkiye'ye yönelik bir stratejik göç mühendisliği yapılıyor, bu kapsamda 10 milyon kişiyi aşan insan Türkiye'ye gelmiş durumda. Bu ağır sorun karşısında diğer partiler vurdumduymaz bir tavır sergiliyorlar. Biz ise bu sorun aşılmadan Türkiye'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini biliyoruz, görüyoruz ve bunu bir varlık meselesi olarak değerlendiriyoruz. Bu göç dalgasını geri çevirmeyi planlıyoruz. Diğerleri gönüllü dönerler diye halkı oyalarken biz Anadolu Kalesi Projemizle etkin çözüm öngörüyoruz" dedi.
Özdağ Diğer siyasi partilerin bu konuda neden kendileri gibi tavır göstermediği konusunu da değerlendirdi:
"Mesela CHP 2016 ve 2021 de bu konuda 2 çalıştay düzenledi. Bu çalıştayların sonunda ise Suriyeliler için göç ve entegrasyon bakanlığı kurup vatandaşlık vermeyi planladığını söyledi. AKP ise zaten vatandaşlık veriyor. İYİ Partiyi ise ben ısrarlı tavırlarıyla bir yere getirmeye çalıştım, fakat Akşener buradan devamlı uzak durdu, kaçındı. Benim ayrılmamın ardından ise konu tamamen gündemden çıktı. Diğer partilerin tavrı ise zaten belli. Oysa Türk halkının yüzde 80-90 gibi bir oranı Suriyelilerin gitmesinden yana"
İKTİDARIN KAFASINDA UMMET TOPLUMU VAR…
Özdağ konuyla ilgili değerlendirmelerine şöyle devam etti: " İktidarın kafasından Türkiye'yi bir ümmet toplumuna dönüştürmek var. Diğerlerinin kafasında ise öyle bir proje yok ama batıyla çatışmaya girmemek var. Batı'nın onayı ve desteğiyle iktidara gelmek var. Onun dışında 'Sarı muhalefet' anlayışı da var. Yani iktidara en çok zarar verebilecek muhalefet etme politikası sığınmacılara ilgili politika olmasına rağmen ısrarla bu konuda iktidarla paralel bir çizgi izliyorlar. Ben de bu sebeple onlara Sarı Muhalefet diyorum.
Yani özetle batıyla çatışmama anlayışları ve AKP 'ye oy kaybettirme konusunda bir suskunlukları var. Bakın Erdoğan bana hakaret ettiği konuşmasında Kılıçdaroğlu'na 'Sen buna niye uyuyorsun' diye sordu. Bu bile Türkiye'nin nasıl trajikomik bir süreçle karşı karşıya olduğunu gösteriyor"
Özdağ, İngiltere'deki göçmenleri Türkiye'ye göndermeyi planlayan İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss'a verilen tepkileri de son derece yetersiz bulduğunu belirterek, Truss'un ifadelerini, Türkiye'yi İngiliz Milletler topluluğundan eski bir sömürge ülkesi zannediyor olabileceği şeklinde değerlendirdi.
AMBARGO UYGULANIYOR..
Özdağ Zafer Partisinin sadece göçmen politikasıyla anılmasından rahatsız olup olmadığına da açıklık getirdi:
"Elbette biz Türkiye'nin A'dan Z'ye yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun içinde bir eylem planımız var. Fakat sanki bizim televizyonlarımız varmış gibi ya da mevcut televizyonlar bizi davet edip konuşturuyorlar mış gibi davranıyorlar. Hem ambargo uyguluyorlar, hem de Suriyeliler den, sığınmacılardan başka projeni yok diyorlar. Evet biz de bilinçli olarak bu ambargo ortamında biz de bu en ağır sorunu, Türkiye'nin kök sorununu, diğer bütün sorunları aşılayan sorunu ön plana çıkarıyoruz. Böyle de devam edeceğiz, çünkü bu bütün sorunların temelindeki sorun. Ekonomik krizi de ağırlaştırıyor, işsizliği de devlet yönetme krizini de hepsini. Bu sorunu aşmadan Türkiye diğer sorunlarını aşar diyenler Türk halkına yalan söylüyorlar"
AK PARTİ SELEFİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇIYOR
Son dönemde Cemil Çiçek ve Cübbeli Ahmet tarafından dile getirilen dini analizlerin de sığınmacılar konusuyla direk ilişkili olduğunu dile getiren Özdağ, Cübbeli Ahmet'in Atatürk'ün diyanetini istiyoruz ifadesine de vurgu yaparak bu konunun da son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Özdağ, " Selefilik, Cihatçı Selefilik çok hızlı yayılıyor. Cihatçı selefilik kozmopolit, vatansız, İslam medeniyetinin düşmanı, emperyalistler tarafından kullanılmaya çok müsait bir yorum. Ak Parti'nin önünü açmasıyla Anadolu'da da maya tutuyor. Bu çok tehlikeli ve önemli bir konu. Türk Milletinin dağıtılmasının önünü açabilecek kadar önemli bir konu. Büyük bir tehdit, Türkiye'nin sürüklenmek istediği iç savaşın en ağır dinamiklerinden biri bence"
Daha önce kendisinin iç savaşı çağırdığı şeklindeki iddiaları hatırlattığımız Özdağ , " Stratejik körlük bu, burunlarının ucunu göremiyorlar. Stratejik meselelerde son derece cahiller, tarih bilmiyorlar, dünya tarihini, düşük yoğunluklu savaş tarihini, gerilla savaşı tarihini bilmiyorlar. Ben daha 16 yaşındayken rahmetli babam Erdek'te tatildeyken bana 1 ay boyunca dünya gerilla savaşı tarihini çalıştırdı." Şeklinde cevap verdi.
MEZHEPLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYIZ
Özdağ çok tepki aldığı Cemevlerine ibadethane statüsü verme konusuna da açıklık getirdi: "Biz Zafer Partisinin kuruluşunda 19 Mayıs'ta Anıtkabir'i ziyaret ettik. Ardından 29 Mayıs'ta Türk için herşeyin başladığı Yesi'ye gittik. Hem Metehan'ın başkenti, hem Hoca Ahmet Yesevi'nin şehrini. Oradan aldığımız toprağı da Hacı Bektaş'a getirdik. Orada yanan bir kara dut ağacı vardır. İnanışa göre Hoca Ahmet Yesevi'nin öğrencisine yol göstermek için oraya attığı yanan bir odun parçasıdır, oraya düşmüştür ve karadut ağacına dönüşmüştür. 850 yıl sonra işte biz Yesi'den getirdiğimiz toprağı o karadut ağacının altına serdik. Bu bizim duruşumuzu ortaya koyar. Zafer Partisi olarak asla mezhepler zemininde siyaset yapmayız. Bizim siyaset zeminimiz yurttaşlık, Türk vatandaşlığı zeminidir. Türk vatandaşlığı her türlü özgürlüğün teminatıdır. Liyakat sahibi her Türk vatandaşı her türlü göreve gelebilir. Cumhuriyetin eşit yurttaşlık tanımı da budur. Bir mezhebe, bir hanedana, feodaliteye dayanmayan bir yurttaşlık tanımı vardır.
Aleviler Cemevlerini kendi ibadethaneleri olarak görürler, buna da biz dahil hiç kimsenin söyleyebileceği bir şey yoktur. Bu meselenin halli konusunda karşımızda Alevilerin gerçek temsilcileri olan muhataplar olursa, mesela Piri Türkistan derneği veya Tunceli Derbent cemevleri yöneticileri gibi o zaman çok kolay çözülür. Ama şunu da biliyoruz ki emperyalistler nasıl tarikat ve cemaatler üzerinden ülkeyi manipüle etmek istiyorsa, Hz. Ali'siz Aleviliğin propagandasını yapanlar, Aleviliği İslam dışı bir Mezopotamya dini olarak yorumlayan anlayışlar için de bu tehlike vardır. Biz de bu anlayıştaki gruplarla bir yere gitmeyiz. Bunlarınkini de Cemevi olarak da ibadethane olarak da görmeyiz, bunlar örgüt evidir. Ancak şunu da söylemek gerekir, Diyanet'te Vahhabiler, Selefiler var ama Aleviler yok. Aleviler de temsil edilmelidir. Bir kurumsal yapı oluşmalıdır. Biz meseleye stratejik bakıyoruz. Bu meseleyi Aleviliği, Türklüğün ayrılmaz bir parçası olarak görerek çözebiliriz. Kendi içimizde çok da kolay çözeriz İşte geldik hallettik verdik falan bu işler böyle olmaz".
YÜZDE 8'in ÜZERİNDEYİZ
Ümit Özdağ ile son olarak önümüzdeki seçimleri konuştuk. Adaylık konusunda ya da kimin desteklenebileceği konusunda tek başına karar veremeyeceğini söyleyen Özdağ " Yine de Türk milletine şu sözü verebiliriz, 'Türk Milletini Erdoğan karşısında bir şike adayla seçeneksiz bırakmayız" dedi.
Zafer Partisinin baraj sorununu da aştığını belirten Ümit Özdağ, genç seçmenler arasında açık ara önde olduklarını ve yüzde 8' i aştıklarını iddia etti.